1. Ulaşım

İnsanoğlunun sayısı her geçen gün artmakta, artan nüfus oranına bağlı çevre, altyapı, yerleşim, konut gibi problemlerin yanı sıra ulaşım konusunda da büyük problemler ve yetersizlikler meydana gelmektedir. Bu sorun gelişmiş ülkelerde fark edilemeyecek olsa bile gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde büyük sorunlar teşkil etmektedir.
Ulaşım sorunu ancak etkin biçimde yürütülen proje ve planlamalar ile olumlu sonuçlandırılabilir. İyi yapılandırılmış ve uzun vadeli düşünülmüş ulaştırma projeleri ülke ekonomisine ve toplumsal huzura büyük katkı sağlar. Bir ülkede ulaşım ağı ne kadar düzgün planlamış ise o ülkede ulaşıma bağlı her unsur bundan olumlu etkilenir.
Ulaştırma uzun süreç isteyen, zahmetli ve yüksek maliyet gerektiren bir iştir. Bu nedenle ulaştırma projelerinin geleceği düşünülerek planlanması gerekir. Ülkemizde günümüz koşullarında karayolu, demiryolu ve havayolu başlıca kullanılan ulaştırma türlerinden olup, en çok tercih edilen ulaşım türü ise karayoludur. Ülkemizde Karayolları Genel Müdürlüğünce 2015 yılında kadar yapımı tamamlanmış yol güzergâhlarının toplam uzunluğu 65909 km dir. Önümüzdeki yıllardaki kalkınma planları, projeler, KGM\’ nün çalışmaları incelendiğinde bu rakamın artacağını görebiliriz.

2. Taşınmaz Edinimi

Karayolu gibi yeryüzü parçalarının üzerine inşa edilen yapı ve tesisler ile nakil sağlayan ulaştırma türlerinin etüt planlaması, zemine uygulanması ve kullanıma başlama sürecinde en önemli ve belki de en sorunlu aşamalarından biride güzergâh boyunca taşınmazların idarenin adına tescili veya tahsisinin sağlanmasıdır.
Karayolları Genel Müdürlüğü\’nce yapılan çalışmalarda fiilen yolun yapımında, ilerleyen süreçte yol genişletme, kavşak vb. ek alanlara ihtiyaç duyulduğunda, koruma bandı, trafik işaret ve levhaları, pano vb. trafik güvenliği için yapılması gereken tesisler vb. yolun yapımı, güvenliği için gerekli her şeyin yapımı için taşınmazlara ihtiyaç duyulur.
Taşınmazların ediniminde, özellikle şahıs ve özel hukuk tüzel kişilere ait taşınmazlarda sorunlar yaşanmaktadır. Bu taşınmazların edinimi için en etkin yol ise 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu ve ilgili mevzuatlar kapsamında güzergâh boyunca kamulaştırma uygulamasının yapılmasıdır. Kamulaştırmaya girecek taşınmazları tespit etmenin en etkin yolu kadastro haritasını oluşturak ve taşınmazın maliklerinin tapu kütüğünden tespitidir.
 

2.1.  Taşınmaz Mülkiyeti

Taşınmaz; yerinde sabit olan bir yerden başka bir yere içeriğinde değişiklik olmadan götürülemeyen maddi mallardır. (Akipek ve Akıntürk,2009)
Mülkiyet; kendisinin olan bir şeyi yasa çerçevesi içinde istediği gibi kullanabilme hakkını taşıma durumudur, yani sahipliktir. Mülkiyet hakkı; özel ve tüzel kişilerin ihtiyaçlara oranla kıt olan mallar üzerinde yasalar ile belirlenen haklardır. (Erkan, 2012)
Taşınmaz mülkiyeti ise; toplum yararı amacıyla geliştirilmiş sınırlamalar dışında, sahiplerine bunları diledikleri gibi kullanma hakkı veren, Türk Medeni Yasası uyarınca, arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfada kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ile kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız kısımlardır. (Açlar ve Çağdaş, 2002)
 

2.2.  Taşınmaz Mülkiyetinin Tescili

Bir taşınmazın mülkiyetini, kimin olduğunu kanıtlamaya yarayan, mülkiyetin sağladığı yetkileri kullanmaya olanak veren, tüzel bir değeri olan belge \”tapu\” dur. Taşınmaz malların kimin olduğunu, niteliklerini, konumlarını, bulundukları ada ve parsel sayılarını gösteren, taşınmaz alım satımlarında işlemin güvenilirliğini sağlamak için yararlanılan ve Tapu Müdürlüklerince tutulan defter ise \”tapu kütüğü \”dür.(Keleş, 1998)
Tescil; taşınmaz mal üzerindeki mülkiyetin kazanılması ya da taşınmaz üzerindeki herhangi bir ayni hakkın tapu sicil kütüğüne kaydedilmesidir. Taşınmaz mal üzerindeki her türlü hak, tescil işlemiyle kazanılmaktadır. Tapu sicili, taşınmaz mallar üzerindeki ayni hakları göstermek üzere tutulduğundan ve taşınmaz mallara ilişkin ayni ve kişisel hakları belirttiğinden, bu haklara herkesin saygı göstermesini sağlamak gerekir. Bu nedenle, taşınmaz üzerindeki haklar ve kısıtlamalar, ilgisi olduğunu kanıtlayan herkese açıktır. Tapu sicillerinin tutulmasından ve bundan dolayı doğacak olan zararlardan devlet sorumludur. Bu nedenle herkes tapu sicilindeki bilginin doğru ve tam olduğuna güvenmek durumundadır. Tapudaki duruma dayanarak ve iyi niyetle bir hak edinen kişinin hakkı geçerlidir. Bütün bu ilkelerle beraber tescil, hukuki işlemin geçerliliğine bağlıdır. Geçerli bir hukuki nedene dayanmayan tescil, hatalı bir tescildir (Erkan, 1991).
 

2.3. Kadastro

Kadastro, Bir ülkedeki her tür arazinin yeryüzü üzerindeki yer ve konumlarının, yüzölçümlerinin, değerlerinin, üzerlerinde bulunan hak ve yükümlülüklerin devlet eliyle tespit ederek haritaya bağlanması işi olarak tanımlanmaktadır. (Erkan, 2012 ) 3402 sayılı Kadastro Kanunun 1. Maddesinde kadastro şu şekilde tanımlanır:
\”Ülke koordinat sistemine göre memleketin kadastral veya topoğrafik kadastral haritasına dayalı olarak taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukukî durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı TMK\’nun öngördüğü tapu sicilini kurmak, mekânsal bilgi sisteminin alt yapısını oluşturmaktır.\”
 
Ülkemizde kadastro tesisinin yapımı, yapım şekilleri, teknik ve hukuki açıdan neticelendirilmesi, tapu kütüğüne tescili ve belgeleme şekli 3402 sayılı Kadastro Kanununda belirtilmektedir.
 

3. Kamulaştırma Kavramı

Kamulaştırmanın amacı, süreci ve sonucu düşünüldüğünde kamulaştırmayı şu şekilde tanımlayabiliriz: Kamulaştırma, kamu tüzel kişileri ile kurumları tarafından, kamu yararı nedeniyle, yasaya dayanılarak özel kişilere ait taşınmaz ve kaynakların değer karşılığını peşin ödeyerek mülkiyetinin zorla ve tümüyle ya da kısmen ilgili kamu tüzel kişisine geçirilmesidir ki, burada mülkiyet, tescile gerek kalmadan kamulaştırılan şeyin karşılığının ödenmesiyle geçer. (Zevkliler,1977)
 

3.1. Kamulaştırma ile ilgili Yasal Dayanaklar

3.1.1. Osmanlı döneminde kamulaştırma

1924 anayasasının 74. maddesinde \”Kamu faydasına gerekli olduğu usulüne göre anlaşılmadıkça ve özel kanunları gereğince değer pahası peşin verilmedikçe hiç kimsenin malı ve mülkü kamulaştırılamaz. Çiftçiyi toprak sahibi kılmak ve ormanları devletleştirmek için alınacak toprak ve ormanların kamulaştırma karşılığı ve bu karşılıkların ödenişi özel kanunlarla gösterilir. (1) \” denmiştir.
(1):Maddenin İlk Hali: Menafii umumiye için lüzumu usulen tahakkuk etmedikçe ve kanunu mahsus mucibince değer pahası peşin verilmedikçe hiçbir kimsenin malı istimval ve mülkü istimlak olunamaz. Fevkalade ahvalde kanun mucibince tahmil olunacak nakdi, ayni ve sayu amele müteallık mükellefiyetler müstesna olmak üzere hiçbir kimse hiçbir fedakarlığa icbar edilemez.\”
Osmanlı döneminde kamulaştırma mevzuatı (Uzun, 2000)

Tarih Kamulaştırma Mevzuatının İçeriği
1856 –        Kamulaştırma konusunda Ebniye mevzuatı gereğince çıkarılan özel bir nizamnamedir.
–        Kamulaştırma kapsamında yer alan işler sayılmıştır. Kamu yararı kararı zorunlu olup, kamulaştırma bedeli kıymet takdir komisyonunca belirlenmektedir.
1876 – İlk Anayasa olarak, 21 inci maddesi ile kamu yararına ve gerçek değeri peşin ödenerek taşınmazların kamulaştırılması düzenlenmiştir.
1879 – 1856 tarihli nizamnameyi yürürlükten kaldırmış ve devlet ile belediyeler için kamulaştırma hükümleri getiren bir nizamnamedir.
1909 – Vakıflara ait kamulaştırma kanunudur. Yalnızca bu konuda tanımlanan amaçlar için kamu yararı alınması gerekli görülmemiştir.
1910 –        Belediyeler için çıkartılan kamulaştırma yasasıdır.
–        Diğer yasalardan farklı olarak, yol ve meydan kamulaştırmalarında, kamulaştırma bedelini kısmen karşılamak üzere gereğinden 20 m. den daha fazla kamulaştırmaya izin verilmiştir. Ayrıca kamulaştırma sahasına bitişik parsellerdeki değer artışının \’/ı\’ünün belediyelerce alınacağı belirtilmiştir.
1913 –        İstanbul için çıkartılan özel bir kamulaştırma yasasıdır.
–        Yeni yollar açmak, tramvay yollarını genişletmek ve yangın yerlerini kamulaştırmak amaçlanmıştır.

3.1.2. Osmanlı döneminden sonra kamulaştırma

Cumhuriyet döneminden sonrada günümüze kadar kamulaştırma ile ilgili birçok mevzuat çıkmış ve bu mevzuatlardan anayasanın 46. Maddesi ve 2942 sayılı kamulaştırma kanunu dışında hepsi geçerliliğini yitirmiş ve mevzuattan kaldırılmıştır. Çünkü eski kanunlar kamulaştırma konusunda yetersiz kalmış veya bu mevzuat lokal bölgelerde yapılmıştır. Sadece istimlak kanunu genel bir kanun niteliği taşımıştır, fakat bu kanunda teknik ve hukuki anlamda gün geçtikçe yetersiz kalmıştır.
En son 1982 Anayasasının 46. Maddesinde \”Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir. Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir… \” şeklinde ifade edilmiş ve bu madde içerisinde geçen \”kanunla gösterilir\” ifadesine dayanarak 04.11.1983 tarihinde kabul edilen 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu çıkarılmıştır
Kamulaştırma kanunu 2001 yılında 4650 Sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve 2014 yılında kabul edilen 6552 Sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun ile değiştirilmiştir. Yasa ile ilgili değişiklikleri görmek ve incelemek için en son yürürlükteki kamulaştırma kanununu inceleyiniz.
Ülkemizde kamulaştırma mevzuatının gelişimi ( Uzun,2000)

Tarih Kanun
No
Kamulaştırma Karşılığı Kanunun Tanımı
Rayiç Değeri Vergi Değeri
1924 Anayasa, 74. madde
1925 583 Ankara için kamulaştırma kanunu
1926 929 Devlet Demir Yolları kamulaştırma kanunu
1934 2497 Belediyelerce yapılacak kamulaştırma kanunu
1939 3710 Belediye kamulaştırma kanunu
1940 3887 Milli Savunma ihtiyaçları için kamulaştırma kanunu
1940 3908 Yeniden kurulacak Erzincan şehir yerinin kamulaştırılması hakkında kanun
1956 6830 Kamulaştırma Kanunu
1961 334 Anayasa, 38. madde
1971 1488 Anayasa değişikliği, 38. madde 2 ve 3. fıkralar
1982 2709 Anayasa, 46. madde (Yürürlükte)
1983 2942 Kamulaştırma Kanunu
2001 4650 Kamulaştırma Kanunu (Yürürlükte)
2014 6552 Kamulaştırma Kanunu ( Yürürlükte )

3.2.Kamulaştırmanın Şartları

Kamulaştırma, tamamen kamu yararına dayalı hukuksal bir işlemdir. Kamulaştırma yapabilmek için bazı şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Aksi halde yapılan kamulaştırma çalışmaları yargı organlarınca durdurulabilmekte, değiştirilmekte veya iptal edilebilmektedir. Bu nedenle kamulaştırma işlemlerine başlamadan önce bazı şartların kesinlikle yerine getirilmesi gerekir. Kamulaştırma kanununun 3. Maddesi ve ilgili mevzuatlar incelendiğinde kamulaştırma yapılabilmesi için temel şartlar şunlardır:
1. Yetkili idare(kurum) tarafından yapılmalı,
2. Kamu yararı amacı taşımalı,
3. Kamulaştırmanın Kanunda Öngörülen esaslara göre yapılmalı,
4. Yeterli ödenek temin edilmeli,
5. Kamulaştırılacak taşınmazların özel mülkiyet veya özel hukuk tüzel kişisine ait olması,
6. Kamulaştırması yapılacak şeyin taşınmaz olması
 

3.3.  Kamulaştırmaya Konu Olan Ve Olmayan Şeyler

Kamulaştırma kanuna göre taşınmazlar, irtifak hakları ve kaynaklar kamulaştırma kapsamına alınabilir. Taşınabilir eşyaların kamulaştırılması mümkün değildir. Taşınır malların idare(kurum) tarafından elde edilmesi yöntemine istimval diyoruz. Kamulaştırma sürecinde taşınabilir eşyaların nakli eşyanın niteliğine göre nakil bedeli kamulaştırma yapan idarece karşılanabilir. Kamulaştırma yapılan taşınmazın mevcut zemini ve üzerindeki müştemilatlar, irtifak hakları ve kaynaklarda kamulaştırma kapsamına alınır ve bu şeylerde kamulaştırma bedeline eklenir.
Kamulaştırma ile ilgili mevzuatlar irdelendiğinde ;
a) Mera, yaylak ve kışlaklar,
b) Ormanlık alanlar,
c) Park, yol, dere, okul, cami gibi kamu malları,
d) Dağ, tepe, dere yatakları, çalılık, kayalık tescil harici yerler gibi devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler,
e) Özel kanunlar ile koruma altına alınmış yerleri
f) Daha önce farklı kurum veya tüzel kişilerce kamulaştırılmış taşınmazlar kamulaştırılamaz. Bu taşınmazların edinimi için tahsis, irtifak veya kamulaştırma kanunun 30. maddesine göre taşınmazın devri ile taşınmaz kamulaştırma yapan idare adına tescil edilir.